Solunum Yolu Hastalıkları

Akut Solunum Yolu Enfeksiyonları Çocukluk çağında en sık geçirilen ve en çok ölüme neden olan enfeksiyon

         Akut Solunum Yolu Enfeksiyonları
         Çocukluk çağında en sık geçirilen ve en çok ölüme neden olan enfeksiyon hastalıklarıdır. Akut solunum yolu enfeksiyonları (ASYE) alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları olarak ikiye ayrılabilir. Bunların çoğu üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE) şeklindedir. ÜSY enfeksiyonlarının en sık etkeni virüsler olup genellikle kendiliğinden düzelirler. Gırtlak ve altındaki bölge alt solunum yolları olarak kabul edildiğinden, krup sendromları, akut bronşiyolit, akut bronşit ve zatürre akut alt solunum yolu enfeksiyonları olarak sayılabilir. 



         Ateş -Soğuk Algınlığı – Nezle

         Normal vücut sıcaklığı 36 ile 37,2 derece arasındadır ve gün içerisinde değişim gösterebilir. 38 derece ve üstü ateş hastalık işareti olabilir. Fakat çocuk hareketli bir gün geçirmişse vücut ısısında kısa süreli bir artış görülebilir. Çocuklarda görülen soğuk algınlığı yetişkinlere göre çok daha ciddiye alınmalıdır ve doktora başvurulmalıdır. Çocuğunuzun yüksek ateşini biraz olsun düşürebileceğini düşünerek üzerini fazla örtmeyin, bol miktarda sıvı içirin ve ılık duş uygulayın.




         Çocuklarda Gribin Belirtileri

          Hapşırma

          Burunda tıkanma ve akıntı

          Öksürük ve boğazda kırmızılık

·         Yüksek ve hafif ateş

·         Tüm vücutta ağrı

·         Üşüme

·         Halsizlik

·         Boğaz ağrısı 

          Burun havanın vücuda giriş kapısıdır, burada hava ısıtılır, tozlarından arındırılır ve nemlendirilerek akciğer için uygun hale getirilir. Havanın burun içinden rahat geçebilmesi için üç koşul vardır. Birinci olarak, burun yapısının düzgün olup burun etlerinin normal büyüklükte olması gerekir. İkinci olarak, burun mukozasının sağlıklı olması, üçüncüsü ise, burun salgılarının akışkan olması gereklidir.

         Burun mukozasından rinovirüs ailesinden bir virüs girdiği zaman nezle oluruz. Burun tıkanır, akar, hafif ateş ve halsizlik hissedilir. Nezle iyi tedavi edilmediği durumlarda orta kulak iltihabına, sinüzite veya bronşite yol açabilir. Burun açıcı ilaçlar şurup veya damla olarak 3-5 gün kullanılmalıdır. Ayrıca ateş düşürücü, ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir.

         Orta kulak iltihabı

         Orta kulak iltihapları (otitis media) , özellikle çocuklarda çok sık görülen hemen her çocuğun en az bir kez bazen defalarca geçirdiği orta kulak iltihapları kulak ağrısı, ateş, işitme kaybı ile karakterlidir. Bebeklerde huzursuzluk, kulak çekiştirme, sıklıkla görülür. Genellikle bir nezle sonrası ve sonbahar kış aylarında görülür ama her zaman ve herkes de görülebilir. Nezle esnasında burnu tıkayarak hıçkırma, hapşırma orta kulakta iltihabı başlatacak mikropların kulağa girmesine neden olabilir. Bebeklerde iltihabı kolaylaştıran geniz eti, östaki borusu, östaki borusunun yatay seyretmesi ve bebeklerin sırtüstü biberonla beslenmesi gibi olumsuz başka faktörler de vardır.

         Orta kulak iltihabına daha çok, hemofilus influenzae ve Streptecoccus pnomoniae adlı mikroplar neden olur.

         Bir diğer önemli orta kulak iltihabı türü orta kulakların havalanma ve direnajını dolayısı ile işitmenin en iyi düzeyde olmasını sağlayan Östaki borularının tam çalışmamasına bağlı kulak zarı arkasında orta kulak boşluklarında sıvı birikmesi , yani effüzyonlu otitis mediadır. Kendisini ağrı, ateş gibi iltihap belirtileri ile göstermeyen ve kolayca fark edilmeyebilinen sıvı toplanması hastada işitme kaybına neden olur. Genellikle küçük çocuklarda geniz eti büyümesi, ve buna bağlı burun tıkanıklığı, ağzı açık uyuma ile birlikte görülür. Sürekli ağzından nefes almak zorunda kalan, burnu hep tıkalı ve akan, gece horlayan ya da hışırtılı soluyan çocuklarda geniz etinden kuşkulanılmalı ve  hekime başvurulmalıdır.

         Kronik otit dediğimiz hastalık ise kulak zarında delik ve aralıklı ya da sürekli akıntı ve işitme kaybı ile giden bir hastalıktır. Özellikle sürekli pis kokulu bol akıntı ile seyreden otitler menenjit, beyin apsesi gibi ölümcül durumlara neden olabilir ve vakit geçirmeden ameliyat ile kontrol edilmeleri gerekir.

         Üzerinde durulup, zamanında tanındığında kolayca tedavi edilebilecek bu hastalıkların tanınmaması ve tedavi edilmemesi durumunda çocukta işitme kaybı ortaya çıkar. Özellikle 0-6 yaş arasında ortaya çıkabilecek bu işitme kaybı varlığında ise çocuğun işitmesi ve gelişmesi geri kalabilir. Çocuğun sosyal yaşamına, iletişim ve öğrenme potansiyelini tam olarak kullanmasına engel olacak işitme kaybı erken yaşlarda kontrol edilmediği durumlarda ise bu olumsuzluk ileri yaşlarda kalıcı olarak yer edecektir.

         İç kulak iltihaplanmaları 

         İç kulak iltihaplanmaları ise genellikle işitme kaybı, dengesizlik, baş dönmesi ve çınlama ile karakterlidir.

         Kulakla ilgili bu hastalıkların varlığında vakit geçirmeden bir hekime başvurmak gerekir. Kulak ağrısı her hekimin öncelikle bakmak zorunda olduğu acil bir durumdur. Sık geçirilen rahatsızlık, tedaviye rağmen iyileşmeme ve işitme kaybı gibi durumlarda bir kulak burun boğaz hekimine başvurmak kalıcı bir hasarı engelleyici hatta hayat kurtarıcı olabilir

         Dış kulak yolu iltihapları (otitis eksterna) 

         Dış kulak yolunda tıkanıklık ve buna bağlı işitme azlığı, özellikle kulak kepçesini hareket ettirmekle artan ağrı ve akıntı ile karakterli dış kulak yolu iltihaplarını daha çok rutubetli iklimlerde ve infekte havuz ve deniz suyunda yüzenlerde görüyoruz. Dış kulak yolunun en temel nedeni hastanın kendi neden olduğu kulak travması yani kulak karıştırmaktır. Ne kaşımak, ne temizlemek, ne kurulamak için kulağınıza pamuklu özel çubuklar dahil hiç bir şey sokmayınız. Kulak kendi kendini temizler, korumaya karıştırmaya ihtiyaç yoktur.

         Sinüzit

         Çocuklarda en sık görülen hastalıklardan biri de sinüzittir. Sinüzitte de en sık rastlanan mikroplar Haemophilus influenzae ve Streptococcus pnomaniae'dir. Burun tıkanıklığı ve iltihaplı akıntının yanı sıra yüz kemiklerinde şiddetli ağrılar başlar ve ağrı baş öne eğilince artar. Göz yaşarması, göz etrafında şişlik, 38 i geçmeyen ateş, yüze basma ile ağrının artması sinüzitin diğer belirtileri arasındadır. Muayenede tüm burun mukozasının şiş ve ileri derecede kızarık olduğu görülür.

         Tedavi antibiyotikler ve burun açıcı ilaçlarla yapılır. Tedavi süresi 10 günden az olmamalıdır. İyi tedavi edilmemiş sinüzitler komplikasyon yapabilir. İltihap göz ve beyin zarına dağılabilir. Ancak bu komplikasyonlar çok sık görülmez.



         Anjin

         Çocukluğunda anjin olmamış kimse hemen hemen yok gibidir. Yüksek ateş, boğaz ağrısı ve tükürüğünü bile yutamama ile kendini gösteren anjin, bazı çocuklarda çok sık görülür, her ay bir kez anjin olabilirler. Bademcikler, lenf dokuları olup boğazın girişinde, iki tarafa yerleşmiş küçük organlardır. Görevleri vücudun bağışıklık sistemine yardımcı olmaktır. Boğaz yoluyla gelen mikroplar bademcik üzerinde tutulur ve onlara karşı antikor denilen bağışıklık proteinleri oluşturulur. Bu görev, vücudun bağışıklık sistemi kurulana kadar yani 5-6 yaşına kadar sürer. Anjin, çok çeşitli mikroplarla oluşmakla beraber daha çok beta hemolitik streptokoklarla oluşur.

         Beta hemolitik streptokokların romatizma ile ilişkisi bilindiğinden bu hastalıktan korkulmaktadır. Anjin, birçok sıradan mikropla oluşabileceği gibi, bazen de enfeksiyöz mononükleoz gibi özel mikroplarla da oluşabilir. Öpücük hastalığı da denilen bu hastalık daha çok büyük çocuklarda görülür. Bu hastalıktaki bazı özellikler arasında; boyunda çok sayıda lenf bezi şişmesi, yüksek ateş, genel durum bozukluğu ve bademcikler üzerinde kötü kokulu tabaka oluşumu sayılabilir.

         Epstein Barr virüsünün yaptığı bu hastalıkta karaciğer büyüyebilir ve deri döküntüleri olabilir. Bu hastalıkta tanı koymak kolaydır. Laboratuvar da yapılan bir MNI testi birkaç saat içinde tanıyı ortaya koyabilir.

         Tedavisinde bazı penisilin türü antibiyotik dışında bazen de kortizon kullanmak gerekebilir. Anjinden neden olabildiği akut eklem romatizması ve buna bağlı olan kalp kapakçığı sorunları nedeniyle korkulmaktadır. Ancak ilaç sorunu olmayan ülkelerde bu komplikasyon hemen hemen tamamen ortadan kalkmıştır. Anjinin diğer bir özelliği de apseye yol açmasıdır. Apseleşirse boşaltılması gerekir. Sık tekrarlayan anjin kronik hale gelebilir.

         Üç yıl üst üste 3 kez anjin, 2 yıl üst üste 5 anjin, bir yılda 7 kezden fazla anjin kronikleşme gösterir. Bademciklerin görüntüsü ve rengi de kronikleştiğinin habercisi olmaktadır. Bademcikler kronik hastalıklı hale gelirse ameliyatla alınmalıdır.

         Farenjit

         Farenjit bulaşıcıdır. Hafif ateşle başlar, burun tıkanıklığının yanı sıra burun arkasına akıntı, boğaz mukozasında yer yer kızarıklıklar ve iltihaplı salgılar görülür. Kulak zarı da kızarmış olarak görülebilir. Boyunda lenf bezleri ele gelir. Kendiliğinden 4-5 günde geçen farenjit, genellikle viral (virüslere bağlı) bir hastalık olduğundan antibiyotik kullanılmasına gerek yoktur, ama ateş 2 günden fazla sürerse antibiyotik verilebilir. Tedavisinde burun açıcı ilaçlar, sprey ve antibiyotikler kullanılır. Bazen farenjit bronşite de neden olur.

         Larenjit

         Larenjit her yaşta görülebilen iltihabi bir hastalıktır. Ağırlıklı olarak virüsler olmak üzere çeşitli mikroorganizmalar gırtlak ve ses tellerini iltihaplandırabilir. Ses kısılır, ateş çok yükselmez. Farenjitin bronşite dönmesinde ara geçiş olabilir. Bazen şiddetlenip çocukları ciddi solunum güçlüğüne sokabilir. 

         Tedavisinde ise antibiyotik ve solunum zorluğuna bağlı olarak kortizon kullanılır. Nadiren solunumun tamamen tıkanıp soluk borusuna delik açılmasına neden olacak kadar hızlı kötüleşebilir. Trakeotomi adı verilen bu girişim gerçekten hayat kurtaran bir durumdur.

         Krup Sendromu: Mukozada ödem oluşması sonucunda üst solunum yolu tıkanıklığı tablosuyla kendini gösteren benzer klinik tablolara krup sendromu denilmektedir. Daha önceleri, difteriye krup sendromu, diğerlerine ise psödokrup (yalancı krup) denilirken günümüzde buna benzer tabloların hepsine birden krup sendromu denilmektedir. Bu tabloların ortak özelliği üst solunum yolu tıkanıklık bulguları (stridor, ses kısıklığı ve bazen havlar tarzda öksürük) ile karşımıza gelmesidir. Krup sendromu denilince genellikle aşağıdaki klinik durumlar akla gelir: - Viral krup - Spazmodik (tekrarlayıcı) krup - Bakteriyel trakeit - Akut epiglottit

         Viral krup laringotrakeal enfeksiyonların %95'inden sorumludur. Etken genellikle parainfluenza virusudur. Yaşamın ikinci yılında en fazla görülür. Önce ateş, burun akıntısı ile başlar ve sonra stridor, havlar tarzda öksürük ve ses kısıklığı olaya eklenir.

         Spazmodik krup’ta akşam çocuk yatarken herhangi bir şeyi yokken, gece aniden havlar tarzda öksürükle uyanır. Stridor vardır. Ateş görülmez. Zaman zaman aynı durum yineleyebilir. Altta yatan alerjik yapının sorumlu olabileceği düşünülmektedir. Tedavide soğuk buhar ve steroidler mukozadaki ödemi çözme açısından yararlı olabilir.

         Bakteriyel trakeit ender görülen ancak tehlikeli bir tablodur. Klinik olarak ağır viral krup tablosuna benzer. Ancak bunda ateş yüksek olup toksik bir görünüm vardır; gittikçe ilerleyen solunum yolu obstrüksiyonu yapar. Tedavide antibiyotikler kullanılır.

         Akut epiglottit seyrek görülen ancak yaşamı tehdit eden bir tablodur. Bir ile altı yaş arasındaki çocuklarda görülür. Etken H. influenzae tip B'dir. Viral kruptakinin tersine öksürük yok ya da çok azdır. Ateş çok yüksek olup toksik bir görünüm vardır. Çocuk hava yollarını açık tutmak için hareketsiz pozisyonda oturur, ağzı açıktır ve sekresyonlar akar. Yutma güçlüğü olduğundan yeme isteksizliği vardır. Dil basacağı ile ağız muayenesi çok tehlikeli olup solunum yollarının tam obstrüksiyonu ve ölüme neden olabilir. Bu hastalıkta dakikalar bile çok önemli olduğundan hemen yoğun bakım ünitesine alınmalıdır.

         Zatürre, ülkemizde beş yaş altı ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Bu enfeksiyonların erken dönemde tanınıp uygun biçimde tedavi edilmesiyle bu ölümlerin çoğu önlenebilir.

         Genellikle bir ÜSYE'den birkaç gün sonra aniden yükselen ateş, artan öksürük ve solunum güçlüğü alt solunum yolu enfeksiyonunu akla getirmelidir. Karın ağrısı nedeniyle de hekime getirilebilir. Muayenede zorlu solunum, burun kanatları solunumu, göğüs kafesi kaslarının solunumla içe doğru çekilmesi gözlenir.
 


         Bronşiolit

         Akut bronşiyolit, süt çocukluğu döneminde en sık karşılaşılan alt solunum yolu enfeksiyonudur. Bunların genellikle %2-3'ü hastaneye yatırılır. Daha çok bir ile dokuz ay arasındaki bebeklerde görülür. Bir yaşından sonra ender olarak görülür. Etken %75-80 olguda respiratuvar sinsitial virüstür (RSV) ve her yıl kış aylarında salgınlara neden olur. Bronşiolit bulaşıcıdır ve salgın yapabilir. Genellikle burun akıntısı ile başlar ve daha sonra kuru ve keskin bir öksürük ortaya çıkar. Arkasından solunum sıkıntısı ve beslenme zorluğu görülür.

         Bronşiolit solunum yollarının en küçük dalları olan bronşiollerin enfeksiyonudur. Bu dallar havayı büyük bronşlardan akciğerlerdeki mikroskopik hava keselerine taşırlar. Bu hava keseleri oksijeni kana verir.

         Ani başlayan solunum zorluğu genellikle soğuk algınlığını ve öksürüğü izleyerek ortaya çıkar ve şunlar görülür,
·         Hırlama
·         Hızlı soluk alıp-verme
·         Soluk alıp verme sırasında göğüs ve karında görülen çekilmeler
·         Ateş
·         Tırnak ve dudaklarda morarma. (şiddetli vakalarda) 

         Vücut direncini düşüren enfeksiyonlar, özellikle solunum yolu enfeksiyonları ve ailede alerji öyküsü olması risk faktörleri arasında sayılabilir. Hastalık genellikle bir haftada iyileşir. Bazı çalışmalar iki yaşın altında iki ya da daha fazla bronşiolit geçiren çocuklarda alerji ve astım görülebileceğini göstermiştir.

         Tedavi:

         Akut bronşiyolitte destek tedavisi uygulanır. Hastanın sıvı ve kalori gereksinimi karşılanmalıdır. Nemlendirilmiş oksijen verilir. Doktorunuz bakteriyel enfeksiyon düşünüyorsa antibiyotik verebilir veya duruma göre bronşları genişleten ilaçlar önerebilir.

         Çocuğun odasındaki hava, tercihen soğuk buhar veren aletlerle nemlendirilmelidir. Böyle bir nemlendiricinin olmadığı durumlarda duş yardımıyla ortam hazırlanabilir. Çocuk günde birkaç kez ve gece yatarken yirmişer dakika bu ortamda tutulur. Eğer gece hırıltı ve öksürükle uyanırsa bu işlem tekrarlanır. Çocuğa sık sık sıvı verilmelidir. Süt, solunum yolu salgılarını koyulaştırabileceği için verilmemelidir.

         Akut bronşiyolit geçiren çocukların yaklaşık yarısı ileriki 3-5 yıl içinde tekrar öksürük ve hırıltılı solunum atakları geçirmektedir

         Doktorunuzu Ne Zaman Aramalısınız?

·         Bulgular 24 saat içinde gerilemezse

·         Ateş makattan 38,5°C’yi aştığında

·         Balgamlı öksürük

·         Deri, tırnak ve dudaklarda morarma olduğunda

·         Çocukta çevreye ilgisizlik ve uyuşukluk ortaya çıkmışsa,

·         Derhal doktorunuzu arayınız
 
X